Bir Müslümanın Mezhebi Nedir? Kimlik Mührü Değil, Yöntem Pusulası
Benim iddiam net: “Mezhepsiz Müslümanlık” slogandır; “mezhepçilik” ise sığ bir aidiyet yarışıdır. İkisi de dinin canlı damarını kurutur. Bir Müslümanın mezhebi nedir? sorusuna cesur bir cevap vereceksek, önce bu iki uçla yüzleşmeliyiz: Biri geleneği gereksiz gören bir özgüven şovu, diğeri geleneği mutlaklaştıran bir konfor alanı.
Tez: Mezhep, İmanın Esası Değil; Amelin Yol Haritasıdır
Kimlik mi, Metodoloji mi? (Akide–Fıkıh Ayrımını Netleştirelim)
İman esasları (Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete, kadere iman) mezhep seçimiyle değişmez. Mezhep, bu imanın amel sahasında nasıl somutlaştığını belirleyen usul ve yöntemtir. Sünnî dünyada Hanefî, Şâfiî, Mâlikî, Hanbelî; itikatta çoğunlukla Mâturîdî veya Eş’arî çizgiler… Hepsi “Müslüman” şemsiyesi altındaki meşru güzergâhlardır. Mezhebi kimlik kartına kazımak yerine, onu araç olarak görmek gerekir: İbadetin vakti, ticaretin şartı, aile hukukunun sınırı metotla şekillenir.
“Sadece Kur’an ve Sünnet” Demek Yetiyor mu?
Provokatif ama gerekli soru: “Kur’an ve Sünnet bana yeter” diyenlerin kaç tanesi usul-i fıkıh biliyor? Hangi hadis, hangi şartla sahih; ayetler arası nesih/tercih nasıl yapılır; örf, maslahata nasıl dâhil olur? Eğer bu sorulara cevap veremiyorsak, günlük hayatta yine bir mezhep metoduna yaslanıyoruz demektir—sadece adını koymadan. O halde dürüst olalım: Metotsuz dindarlık yoktur. Meselesi “kime uyduğumuz” değil, “neden öyle uyduğumuzdur.”
Zayıf Halkalar: Mezhepçiliğin Kısır Döngüsü ve Meşruiyet Enflasyonu
Taklit–Tahkik Gerilimi: Kolay Olanı mı, Doğru Olanı mı Seçiyoruz?
Evet, sıradan mükellef her meselede içtihat yapamaz; bu gerçek. Ama körü körüne taklit de dini akıldan ve vicdandan koparır. “Bizim mezhepte böyledir” cümlesi bir nihai delil değil, bir başlangıç noktası olmalı. Aksi halde din, metinlerin ruhuna değil, sembollerin konforuna teslim olur. Tahkik (gerekçeli anlama) olmadan taklit, ahlâkı değil sadece alışkanlığı üretir.
Otorite Yığılması: Din mi, Kurum mu Ağır Basıyor?
Tarih bize şunu söylüyor: Mezhepler sadece ilmi okullar değildir; medreseler, şeyhülislamlıklar, kadılıklar, hatta devlet politikalarıyla kurumsal ağlara dönüşür. Kurumun faydası düzen; riski ise kendini amaç sanmasıdır. Bir fetva, zamanın ruhuna cevap vermek yerine otoriteyi tahkim etmeye hizmet ettiğinde, mezhep yol olmaktan çıkar duvar olur. Sorulması gereken soru: “Bu hüküm insanı ve adaleti mi koruyor, yoksa koltuğu mu?”
Güçlü Yanlar: Niçin Mezhebe Hâlâ İhtiyacımız Var?
Kaçınılmaz Olanı İyileştirmek: Metot Şeffaflığı
Mezhepler, usul üzerine kurulu oldukları için kararın gerekçesini verirler: Kur’an–Sünnet–icmâ–kıyas–istihsan–örf… Bu, “Neden böyle?” sorusuna sistematik cevap üretir. Modern dünyanın karmaşık sorunlarında (finans, biyoetik, dijital mahremiyet) bu şeffaflık olmadan hüküm, keyfîliğe savrulur.
Çoğulculuk Disiplini: Aynı İmanın Farklı Uygulamaları
Hanefî ile Şâfiî’nin farklı namaz ayrıntılarına sahip olması dinin ikiye bölünmesi değil, aynı kaynaktan farklı okuma teknikleri üretmesidir. Bu çoğulculuk, mezhep savaşlarına değil mezhep ahlâkına dönüşmelidir: Kendi yöntemiyle tutarlı olmak, başkasının yöntemini karalamamak.
Pratiğe Dair Eleştirel Kriterler: Bir Müslümanın Mezhebi Nasıl Anlaşılır?
Üç Soruda Nabız Yoklamak
1) Gerekçe: Bu hükmün dayandığı delil ve usul açık mı? (Şeffaflık testi)
2) Adalet: Özelde kişiyi, genelde toplumu koruyor mu? (Maslahat testi)
3) Tutarlılık: Aynı meselede benzer ilkelere aynı mesafede mi? (Metodolojik tutarlılık testi)
Bu üç soruya evet diyemiyorsak, ehl-i sünnet ya da başka bir geleneğin etiketini taşısak da mezhebe değil, teamüle tabiyiz demektir.
Örf ve Zaman: Sabitler–Değişkenler Dengesi
Örf, mezheplerde meşru bir veridir; ama sabiteleri çiğnediğinde fren gerekir. Neye göre frene basacağız? İşte burada usul devreye girer. Slogan değil, yöntem kurtarır: “Bu çağın örfü” diyerek her yeniliği meşrulaştırmak da, “ataların yolu” diyerek her değişimi mahkûm etmek de kolaycılıktır.
Provokatif Sorular: Tartışmayı Büyütelim
Gerçekten Mezhepsiz misin, Yoksa İsimsiz Bir Mezhebe mi Tabiisin?
– “Ben doğrudan Kur’an okurum” diyenler, görünmez bir yorum geleneğine (YouTube hocaları, popüler vaazlar, kısa klipler) fiilen bağlanmıyor mu?
– Devletin din politikası, hangi mezhebi “normal” sayıyor; bu normdan sapana ne oluyor?
– Dijital çağın hızında, fetvanın gerekçesini okuyup anlamaya hazır mıyız; yoksa “kısa cevap” bağımlısı mı olduk?
Cesur Sonuç: Mezhep—Ne İlah, Ne İmalat
Bir Müslümanın mezhebi nedir? Akideye mühür basan bir kimlik değil; ibadet ve muamelede akıllı bir yöntem sadakatidir. MezHEP (heves) değil, mezHAP (hikmet arayışı) olmalı. Eleştirel dürüstlükle şunu kabul edelim: Metot olmadan dindarlık, vicdan olmadan metot, adalet olmadan hüküm—hepsi eksik.
Son söz niyetine: Geleneği putlaştırmadan saygı, yeniliği kutsamadan cesaret, metodu saklamadan şeffaflık… Mezhep tam burada anlam kazanır. Şimdi sıra sizde: Bugün uyguladığınız dini pratiklerin gerekçesini gerçekten biliyor musunuz; yoksa sadece alıştığınız için mi yapıyorsunuz?
Cevabınız, mezhebinizi değil; dindarlığınızın kalitesini belirleyecek.